8 Aralık 2008 Pazartesi

Türk Dili Üzerine Düşünceler - I

Dil, bir milletin kültürel değerlerinin başında gelir. Dil, duygu ve düşünce aktarımında en büyük araçtır. Bu sebeplerdir ki; insan topluluklarını bir yığın olmaktan çıkararak, bir “millet” haline getirir.

Türklerin göç etmeleri ile birlikte Türk dili de gerek kültürel, gerek sosyal, gerekse iktisadi alanda birçok milletle alış-veriş içinde olmuştur. Birçok dile kelimeler hediye etmiş ve birçok dilden kelimeler almıştır. O kelimeleri de kendine özgü misafirperverliğiyle kabul edip Türkçeleştirmiştir.

Birkaç örnek verecek olursak; “köşe” kelimesinden başlayabiliriz.
“Köşe” kelimesi Türk diline Farsçadan gelmiştir ve kelimenin asıl şekli “gûşe”dir.
Bu necip milletin mensupları da “gûşe” kelimesini kendi boğaz yapılarına göre değiştirmiş ve “köşe” şeklinde telâffuz etmiştir. Kelimeyi değiştirmekle kalmayıp bu kelimeye birtakım kelimeler ekleyerek yeni söz öbekleri oluşturmuştur. Misal; çocuklarımızın bir oyununa ad olan: “köşe kapmak”, genelde babalarımızın veya önemli konuklarımızın oturduğu “başköşe”, ve çoğunlukla sevgililerin buluştukları ve ayrıldıkları “köşe baş”ları…

İkinci bir örnek ise akıl kelimesi olabilir.
“Akıl” dilimize Arapçadan gelmiştir.
Bizler bu kelimeyi de en güzel şekilde ağırlamış, deyimlerimiz ve atasözlerimiz arasında yer vermişizdir.
Örneğin; “akıl almak”, “akıl dağıtmak”, “akıl hocası”, “akıl sır ermez”, “akıl yaşta değil baştadır”, “akıl kârı” gibi…

Şimdi “köşe” ve “akıl” kelimelerinin Türkçe olmadığı gafletine düşüp bu kelimeleri dilimizden çıkarmaya kalkarsak neler olur, düşünebiliyor musunuz?
Bu kelimeler başka dillerden Türk diline gelmiş, Türk dili de bağrına basmış, buyur etmiştir.
Bu kelimeler artık Türkçe’ dir.

Öztürkçecilik adı altında “köşe”, “akıl” ve bunlar gibi birçok kelimeyi unutmaya ve unutturmaya çabalamak beyhûdedir azizim.


Yeni Meydan Gazetesi, 15 Aralık 2008

1 yorum:

Karazâde dedi ki...

Blog alemine hoşgelmişsin Alperen'im. Bu yazını daha önce okumamıştım. Yazıdaki düşüncene sonuna kadar katılıyorum. Türkçeye mâl olmuş, Türk ses ve şekil özelliklerini bünyesinde barındıran, halk dilinde yeri sağlan olan bu tür kelime miraslarımızı öztürkçeleştürme namına imha etmemeliyiz. Bu ve benzeri yanlış çalışmalardan ve tutumlardan imtina ederek dili köreltmemeliyiz, dil yaşayan bir varlıktır.Dilimize sahip çıkarsak ve böylesine yanlış politikalara tepkimizi belli edersek, inanıyorum ki bizi biz yapan değerlere sıkı sıkıya bağlanacağız ve Türk ismini kendi ellerimizle toprağa gömmeyeceğim.

Yazı için çok teşekkür ederim Alperen, görüşmek üzere arkadaşım...