Bir
mülakat için 23 Ekim 2013 Çarşamba günü Adana’ya geldim. O ne geliş! 22 Ekim Salı
günü saat 12’de Edirne’den İstanbul’a hareket ettik. Adana otobüsü ise 16’da
hareket edecekti. Yetiştim. İlk kez Adana’ya gidiyordum. Güzel bir haberle
dönmenin umudunu ve heyecanını taşıyordum. Otobüs hareket etti. İstanbul,
Kocaeli, Düzce, Bolu, Ankara, Konya, Niğde, Aksaray, Adana. 13 saat. Karanlıkları
yırtarak Adana’ya ulaştık. Otobüsün ön koltuğunda şerit çizgilerine dalmış,
kulağımı şoförün dinlediği ucuz şarkılara esir etmiş bir hâldeydim. Heyecandan
mı, yorgunluktan mı yoksa rahatsızlıktan mı bilmem uyuyamadım. Oysa ne derin
uykum vardır… Muavin –pardon servis
memuru- “Adana yolcusu kalmasın” diye
bağırdığında saat 05’ti. Her yer karanlık… Güneş, bu güney kentini henüz
aydınlatmamıştı. Günün ışımasını Adana Otogarı’nın sidik ve ter kokulu
salonunda bekledim. Bir köşede yaşlı bir adam ve bir kadın kartonların üzerinde
battaniyeye sarınmış uyuyordu. Sidik kokularının bu yaşlı çiftten geldiğine adım
kadar emindim. Şehir merkezine geldiğimde saat 07 idi. Kahvaltı yaptım.
Peynirli böreği domates dilimleriyle servis ediyorlar. Ee, ucuz tabi, çöpe
gidip ziyan mı olsun… Kahvaltıdan sonra saçlarımı yıkatmak için bir berber
aradım, tam kırk dakika. Bu arada Tahtalı Camii’nin tuvaletinde üzerimi
değiştirdim. Takım elbisemi giydim. Jürinin karşısında “iyi hâl”den puan almak
gerek… Sonra Berber Hasan’ı dükkanını açarken yakaladım. Hemen hemen her berber
gibi çok konuşan bir tip. İlk müşterisini –beni- dualarla karşıladı. Isıtıcı da
suyu ısıtıp saçlarımı yıkadı. Sonra çay ikram etti. Bu arada Adana’nın
güzelliğinden, insanlarının iyiliğinden, şehrin ucuzluğundan, psikolojik tedavi
gördüğünden, eşinden ayrılışından, eşinin çocukları kendisine göstermeyişinden
bahsetti. Evet on beş dakikada bunların hepsini anlattı bana. Sonra Balcalı
dolmuşuna binip mülakat yerine geldim. (Mülakat
sonucunu ertesi gün öğreneceğiz.Hayırlısı demekten asla yorulmadım.) İki
gündür uykusuz ve yorgun bir halde, aynı elbiselerle dolaşıyorum.
Ayakkabılarımı hiç çıkarmadım. Şu an dönüş için Adana Otogarı’ndayım. Yollar
yoruyor insanı, mesafeler yıpratıyor… Ama her şeye rağmen değer…
(Mülakat
sonucu mu? Maalesef, olmadı o iş…)